Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Hz. İBRÂHİM (a.s)

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
SEDEF_63
Admin
SEDEF_63


Kadın
Mesaj Sayısı : 91
Yaş : 34
Nerden : Heran Heryer Olabilir
Kayıt tarihi : 20/01/09

Hz. İBRÂHİM (a.s) Empty
MesajKonu: Hz. İBRÂHİM (a.s)   Hz. İBRÂHİM (a.s) EmptySalı Ocak 27, 2009 8:59 pm

Kur'an-ı Kerim'de Allahu Teâlâ'nın "Halil" dost diye nitelediği ulu'l-azm mertebesinde olan peygamber.
Nuh (a.s)'un çocukları ve torunları önce Irak'a yerleşmiş ve Fırat nehrinin yakın bir yerinde Babil şehrini kurmuşlardı. Daha sonra burada yerleşmiş olanlardan bir grup ayrılıp Dicle kıyısında -bugün Musul şehrinin civarında- Ninova şehrini inşâ etmişlerdi. Babil'deki halkın yerlileri olan Nabt kavmi Süryânî dilini konuşmakta olup Babil şehrini de başkent yapmışlardı. Ninova'da ortaya çıkan Asur devletinde ise başkent Ninova olup Babil'i hâkimiyetleri altına almıştı. Bir süre sonra Babil'de Keldânîler Asurluların hâkimiyetleri altında bulunan Nabt'ların ilim ve kültürüne sahip çıkmıştı.

Babilliler tek Allah'a inanmayıp putlara ve yıldızlara taparlardı. Putları ve yıldızları ruhların sembolü olarak kabul ederlerdi. Onların bu inancına "Sâbiîlik" denir. Sâbiîlik; ruhlara ve meleklere ibadet esasından başlar ve giderek yıldızlara aya güneşe ve sonunda bunlar adına yapılmış putlara tapmağa varırdı. Babil'de putların hem yapılıp hem de tapıldığı puthaneler vardı. Bundan dolayı devlet yönetiminde bir puthane bakanı bile bulunurdu. İşte Allah böyle inançtan yoksun ve medeniyetten uzak bir toplum olan Babil halkına İbrahim (a.s)'ı göndermişti. "İbrahim" kelimesinin manası "cemaat babası" demektir. Nitekim kendisinden sonra gelen peygamberle babası Hz. İbrahim'dir.

Cemaatının "Allah'ın dostu" anlamına gelen "Halîlullah" ünvanına sahip İbrahim (a.s) "Ulü'l-azm" denilen büyük peygamberlerden biridir. "Ulü'l-azm" gayesine erişen diğer peygamberler ise Nuh (a.s) Musa (a.s) İsa (a.s) ve Muhammed (a.s)'dir. Hz. İbrahim'in "halilullah" lakabını alması Allah'a olan sevgi ve bağlılığındandır. Bir rivayete göre Hz. İbrahim insanlara karşı çok cömert olduğu ve onlardan hiçbir şey istemediği için "halilullah" diye nitelendirilmiştir.

İbrahim (a.s)'ın nesebi hakkındaki rivâyetler muhteliftir. Ancak rivayetlerin hepsi Sâm b. Nûh'a vardığında ittifak etmiştir. Babasının ismi Tarih lakabı Âzerî'dir.

Hz. İbrahim'in ismi Kur'an-ı Kerim'de yirmi beş sûrede altmış dokuz defa geçmiştir. Kur'an-ı Kerim'de Hz. İbrahim değişik isim ve sıfatlarla anılmış ve kendisinden övgüyle bahsedilmiştir. Kur'an'da da geçen sıfatlarının bazıları: Evvâh (çok ah eden) Halim Munib (Allah'a sığınan) Hanîf Kânit (Allah'a kulluk eden) Şâkir.

Hz. Peygamber (s.a.s)'de Hz. İbrahim (a.s)'ın faziletini anlatırken şöyle der: "Kıyâmet günü ilk elbise giydirilen kişi İbrahim'dir." (Buhâr; Enbiyâ 8 ). "bir gece bana rüyamda her zaman gelen iki melek (Cibril ile Mikâil) geldi. Bunlarla beraber gittik nihayet uzun boylu birinin yanına vardık (Semaya doğru yücelen) boyunun uzunluğundan başını neredeyse göremeyecektim. O İbrahim (a.s) idi (Buhârî Enbiyâ 8 ).

İbrahim (a.s) Babil halkına uzun süre hak dini dünyayı âhireti hayatı ölümü ve yeniden dirilişi anlatmış en yakını olan babasına ise bu meseleyi inceden inceye izah etmişti. Ancak başta babası Âzer olmak üzere halk İbrahim (a.s)'a inanmayıp inkâr etmişti. İbrahim (a.s) babasının bu hareketine kızmamış ona darılmamıştı. Hatta onun için Allah'tan rahmet dileyerek babasına karşı şöyle dedi: "Sana selâm olsun! Senin için rabbımdan mağfiret dileyeceğim. Çünkü O bana karşı lütufkârdır" (Meryem 19/47). Bundan sonra İbrahim (a.s) baba ocağını terkederek oradan ayrıldı.

Milletine putların hiçbir fayda sağlayamayacağını pek çok kere söyleyen ve ancak Yüce Allah'ı üstün niteliklere sahip olduğunu bildiren İbrahim (a.s) milletinin kendisine inanmadığını görünce hemen Nemrud'a gitti. Kur'an-ı Kerîm'de ismi geçmeyen ve o sıralar milletinin başında bulunan Nemrud sahip olduğu servet ve saltanatıyla kendini ilâh sanmaktaydı.

İbrahim (a.s) Nemrud'a Allah inancından bahsetti. Fakat o reddetti ve İbrahim (a.s) ile Rabbi hakkında münakaşaya girişti. İbrahim (a.s) Allah Teâlâ'nın hem dirilttiğini hem de öldürdüğünü söyleyince Nemrud kendisinin de bunu yapmağa gücü yettiğini ifade eder. Nemrud bunu ispat için iki adamı getirtmiş birini öldürmüş diğerini bırakmış; böylece öldürmeğe ve diriltmeğe kâdir olduğunu göstermişti. Bu defa İbrahim (a.s.): "Allah güneşi doğudan getiriyor sen de batıdan getirsene" (el-Bakara 2/258) deyince Nemrud şaşırıp kalmıştı.

Bir ara Allah inancını kabule yanaşmayan halk bir bayram günü âdetleri üzere puthaneye yemek getirmiş putlarının önüne koymuş daha sonra da eğlenme yerlerine gitmişti. İbrahim (a.s)'ı de götürmek istemişler ancak o rahatsız olduğu gerekçesiyle gitmemişti. Onlar eğlence yerlerine gidince puthaneye girip putların hepsini paramparça etmiş içlerinden sadece en büyüğünü ona baş vursunlar diye sağlam bırakmıştı.

Bayram eğlenceleri biten halk yine âdetleri üzere yemeklerini almak için puthaneye gelmiş ancak puthaneyi harabeye dönmüş bir durumda görünce putları bu hale getirenin İbrahim (a.s.) olabileceğini düşünmüşler İbrahim (a.s)'i çağırıp şu şekilde sorguya çekmişlerdir: "Ey İbrahim! Tanrılarımıza bu hareketi sen mi yaptın?" Hz. İbrahim bu soruya "Belki onu şu büyükleri yapmıştır. Konuşabiliyorsa onlara sorun!" şeklinde cevap verdi (el-Enbiyâ 21/62-63). Halk putların cansız ve konuşamaz olduklarını itiraf edince İbrahim (a.s) tevhid inancını haykırırcasına şöyle dedi: "O halde Allah'ı bırakıp da size hiç bir fayda ve zarar veremeyecek olan putlara ne diye taparsınız? Size de Allah'ı bırakıp taptıklarınıza da yazıklar olsun! Hâlâ akıllanmayacak mısınız?" (el-Enbiyâ 21/66-67).

İbrahim (a.s)'ın bu savunması sapıklar tarafından onun suçlu duruma düşmesine yetmişti. Sapıkların lideri Nemrud İbrahim (a.s)'ın öldürülerek veya yakılarak cezalandırılmasını teklif etmiş ve nihayet ateşte yakılmasına karar verilmişti. Hazırlanan ateşin alevi en şiddetli ve hararetli duruma geldiğinde İbrahim (a.s)'ı mancınıkla fırlatıp ateşe attılar. Ancak ateşin ve her şeyin sahibi olan Allah ateşe şöyle emir verdi: "Ey ateş! İbrahim'e karşı serin ve zararsız ol!" (el-Enbiyâ 21/69). Böylece İbrahim (a.s) ateşten kurtulmuş oldu. O sırada İbrahim (a.s)'a inanan tek bir kişi vardı; o da Lut (a.s) idi.

Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "İbrahim aleyhi's-salâtü ve's Selâm yalnız üç defa (te'vil ile başka bir manaya çevirerek) yalan söylemiştir. Bunların ikisi Aziz ve Celil olan Allah'ın zâtı ve rızası için: Birisi (putperestlere) "ben hastayım" demesi öbürüsü de "Belki putların şu büyüğü bu işi işlemiştir" demesi. Resulullah üçüncüsü için de şöyle demiştir: "İbrahim günün birinde zevcesi Sâre ile birlikte azılı bir zalime uğramıştı" (Buhârî Enbiya 8 ).

Hadisenin devamı şöyle anlatılmıştır. Hz. İbrahim amcasının kızı olan hanımı Hz. Sâre ile birlikte Mısır tarafına seyahat ederken "Erdün" kasabasına gelmişler; şehrin kralı ile aralarında ilginç bir hadise geçmiştir. Ebu Hureyre Peygamber (s.a.s)'den rivayet etmiştir. Hz. Peygamber şöyle anlatmıştır: "İbrahim (a.s) hanımı Sâre ile birlikte bir şehre gelmişlerdi. O şehirde bir kral veya zâlim bir idareci vardı. Bu zâlime "İbrahim yanında çok güzel bir kadınla şehre girdi" diye haber gönderdiler. Kral "ey İbrahim! yanındaki kadın neyin kimindir?" diye sordurdu. İbrahim (a.s) (din) kardeşimdir" dedi. Sonra Sâre'ye gelip "sakın beni yalancı çıkarma ben bunlara seni kız kardeşimdir dedim. Allah'a yemin ederim ki yeryüzünde benden senden başka iman eden hiç kimse yoktur" buyurdu. Sâre kralın yanına gelince kral (ona kötülük yapmaya) teşebbüs etti. Hz. Sâre kalktı abdest aldı namaza durdu. Sonra şöyle dua etti: "Yâ Rab! Ben sana ve senin peygamberine iman ettimse ben kadınlığımı zevcimden başkasına karşı koruduysam (ki şu ana kadar böyleydim) benim üzerime şu kâfiri musallat etme". Kralın nefesi boğuldu; ayağıyla yere vurarak çırpınmaya başladı. Bunun üzerine Sâre "Allahım şayet bu adam ölürse bunu bu kadın öldürdü denilir" diye dua etti. Bunun üzerine adam rahatladı". Bu hadise üç defa tekrarlandı. "Bunun üzerine melik etrafındakilere" siz bana şeytan göndermişsiniz Bu kadını İbrahim (a.s)'e gönderiniz. Hâcer'i de Sâre'ye veriniz" dedi. Bunun üzerine Sâre Hz. İbrahim'in yanına gelerek ona (olayı anlattı) ve "Anladın mı! Allah kâfiri zelil etti; bana bir cariyeyi de hizmetçi verdi" dedi (Buhârî Buyû 100; Hibe 36).

İbrahim (a.s) o ülkeden ayrıldıktan sonra pek çok yer gezdi. Sonunda Şam'da karar kıldı. Orada kendisine inananlar günden güne arttı. İbrahim (a.s)'e inanların oluşturduğu kitleye "İbrahim milleti" adı verildi.

İbrahim (a.s) Babil'den ayrılacağı zaman babası için Allahu Teâlâ'dan bağışlanma dileyeceğini hatırlamış ve babasının affı için Allah'a şöyle yalvarmıştı: "Babamı da bağışla! Çünkü o sapıklardandır" (eş-Şuârâ 26/86). Babası da olsa kâfirler için dua edilmeyeceğini bilen İbrahim (a.s) bunu memleketinden ayrılırken verdiği sözden dolayı yapmıştı. İbrahim (a.s)'ın duası kabul edilmedi ve ayeti kerimede bu durum şöyle ortaya kondu: "Cehennemlik oldukları anlaşıldıktan sonra akraba bile olsalar puta tapanlar için mağfiret dilemek peygamberlere ve mü'minlere yaraşmaz" (et-Tevbe 9/113).

İbrahim (a.s)'in bundan sonraki yaşantısı Lut (a.s) İsmail (a.s) ve İshak (a.s) ile birlikte geçti. Bunlar hakkında Allahu Teâlâ şöyle buyurur: "Onları buyruğumuz altında insanları doğru yola götüren önderler yaptık; onlara iyi işler yapmayı namaz kılmayı zekât vermeyi vahyettik. Onlar bize kulluk eden kimselerdi" (el-Enbiyâ 21/73).

Allah Teâla İbrahim (a.s)'a on sayfalık bir kitap da vermiştir. Uzunca bir süre yaşadıktan sonra ömrünün sonlarına doğru Mısır'a gitti. İbrahim (a.s) vefat ettiğinde -kuvvetli rivayetlere göre- Kudüs yakınlarında Halilü'r-rahman denilen yerde defnedildi.

Hanîflik: İbrahim (a.s)'in dinin temeli tevhide (Allah'ın birliğine) dayanıyordu. Ancak zamanla bu inanç unutulmuş ve putperestlik Araplar arasında tamamen yayılmıştı. Buna rağmen birkaç kişide tevhit akîdesinin izleri görülüyordu. Bunlara "Hanif" denirdi.

Hanîf batıldan uzak Hakk'a yönelen ve tevhit inancı üzere bir Allah'ı tasdik eden kişi demektir. Kur'an-ı Kerim de "hanîf" kelimesi birkaç yerde geçer. "Hanif" kelimesi daha çok Hz. İbrahim için Allah'a saf ve temiz bir şekilde ibadet eden bir kul anlamında kullanılmıştır.

Haniflikle ilgili ayetlerde şu ifadeler bulunur: "Ve hanif olarak yüzünü dine doğrult ve sakın Allah'a ortak koşanlardan olma!" (Yunus 10/105) "Sonra da biz Hanîf olan müşriklerden olmayan İbrahim'in dinine uy diye sana vahyettik" (en-Nahl 16/123).

İslâm'dan önce Arap toplumunda; Varaka b. Nevfel Abdullah b. Cahş Osman b. Hüveyris Zeyd b. Amr Kuss b. Sâide gibi kişiler hanifler arasında bulunuyordu. Bunlar; cansız dilsiz hiçbir şeye güçleri yetmeyen putların önünde eğilmeyi onlara yalvarmayı çirkin sayan kişilerdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://urfa.forummum.com
MaVi_RüYa

MaVi_RüYa


Kadın
Mesaj Sayısı : 114
Yaş : 29
Nerden : Tokat
İş/Hobiler : İş Yuk Okul Var - Müzik Müzik
Kayıt tarihi : 27/01/09

Hz. İBRÂHİM (a.s) Empty
MesajKonu: Geri: Hz. İBRÂHİM (a.s)   Hz. İBRÂHİM (a.s) EmptyPaz Nis. 19, 2009 9:45 am

paylaşım güzel olmuş abla : )
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.tcdownload.org/
 
Hz. İBRÂHİM (a.s)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Din Ve Islam Kültürü :: Peygamberlerimizin Hayatı-
Buraya geçin: